Navy Afon Manastırı
Abhazya'nın Gudauta rayonunun Yeni Afon kentinde yer alan, 1875 yılında Aynoroz'daki Aziz Panteleimon manastırından gelen rahipler tarafından kurulmuş bir manastırdır. Günümüzdeki Yeni Afon topraklarında, İverya Dağı'nda bulunan Aziz Panteleimon kilisesi de aynı rahipler tarafından manastırın içinde kurulmuştur. 1877-1878 Rus-Türk Savaşı'nın patlak vermesiyle Osmanlı Devleti'nin Rusları Athos Dağı'ndan kovacağı korkusuyla, Simon Zealotes'e adanan ve Neo-Bizans stilinin özelliklerini taşıyan Yeni Afon Manastırı, 1883 ve 1896 yılları arasında daha gelişmiş hale getirilmiştir.
Bu yapıların yapılması Çar III. Aleksandr tarafından finanse edilmiştir.
Navy Afon Mağarası
Yeni Athos Mağarası olarak da bilinen Navy Afon Mağarası, dünyadaki en büyük ve en popüler mağara sistemlerinden biridir. Abhazya'da, Karadeniz kıyısına yaklaşık bir kilometre uzaklıkta ve Yeni Afon Manastırı'nın yakınında yer almaktadır.
Dünyanın en geniş ve derin mağaralarından biri olan (üç milyon metre küp iç hacmi vardır) Novy Afon Mağarası Abhazya’nın en ilgi çeken köşelerinden biridir. Aslında değişik büyüklüklerdeki karstik mağaraların birbirine eklemlendiği bir oluşumdur. Mağara, Novi Afon’lu bir sanatçı olan Givi Smyr tarafından keşfedilmiştir. Bu olağanüstü doğa harikası 1975’den bu yana turizme açıktır. İçinde yapılan gezi parkuru yaklaşık 2 kilometre uzunluğundadır ve birbirinden muhteşem sarkıt ve dikitlerin olduğu 6 adet dev salonu vardır. İçindeki ısı yaz kış 11 derecede sabittir. Bir diğer ilginç özelliği ise mağara gezisine başlamak için dağın içine giren bir yeraltı treniyle yolculuk edilmesidir.
Bakirenin Gözyaşı Şelalesi
Ritsa Golü’ne giden yolun üzerinde, ulaşılması biraz zor olan bir mevkide sular, kalkerli kayaların üzerinden aşarak dökülürler. Bu pırıl, pırıl temiz dereciklere “Bakirenin Gözyaşları Şelalesi” denir. Bir diğer adı da Apkyzra’dır. Oradan geçen turistlerin, dileklerinin kabul olması için şelalenin yakınındaki ağaçlara, bitkilere bağladıkları binlerce değişik renkte kurdele ve bez parçası görenleri şaşırtır.
Ritsa Golü’ne gidenler genelde burada mola verip şelalenin önünde hatıra fotoğrafları çektirirler.
Anakopia Kalesi
Novi Afon’un ilerisinde, Apsara Dağı’nın zirvesinde yükselen Anakopya Kalesi milattan sonra 2-4. yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. 60 santim kalınlığında blok taşlarla inşa edilen kale, çağının en müstahkem yapılarından biri olarak anılır. Nitekim Anakopya’yı başkent yapan 8. yüzyıldaki Abhaz Kralı İ. Leon, bu kalenin gücü sayesinde sayıca kendi ordusundan defalarca kez üstün ordulara sahip ünlü Arap komutan Mervan’ın kuzeye yürüyüşünü durdurmuş ve ardından onu güneye püskürtmüştür.
Anakopya Kalesi 2008 yılında ciddi bir restorasyondan geçirilerek, gözetleme kulesi bir seyir yeri olarak yeniden ayağa kaldırıldı. Ayrıca kaleye çıkan yollar yenilenerek, tehlikelerden arındırıldı. Günümüzde Abhazya’nın en panoramik manzaralarından biri bu gözetleme kulesinden izlenebilir.
Anaklia Plajı
Anaklia, Abhazya’nın Karadeniz kıyısındaki küçük bir tatil beldesidir. Şehir, hem yerel hem de uluslararası olarak ayrılmak için popüler bir destinasyon olan güzel plajı Anaklia Plajı ile tanınıyor.
Anaklia Plajı, yaklaşık 8 kilometrelik kumsalıyla boyunca Abhazya’nın en uzun kumsallardan biridir. İnce kuma ve çok sığ bir kıyıya sahip olan plaj, özellikle çocuklu aileler için harika bir gezinme ve güneşlenme yeridir. Deniz suyu genellikle ılık ve berraktır, bu da buranın bir sayfiye yeri olarak popülaritesine katkıda bulunur.
Anaklia'da plaj keyfinin yanı sıra daha pek çok aktivite var. Her yıl düzenlenen uluslararası müzik festivali "Anaklia Sunrise" burada düzenleniyor ve dünyanın her yerinden binlerce müzik severin ilgisi dikkat çekiyor. Şehir ayrıca eski bir kale ve bir kilise de dahil olmak üzere bir dizi tarihi cazibeye sahiptir.
Anaklia plajı, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda keşfedilmeyi bekleyen gizli hazineleriyle de ünlüdür. Bu plajda karşılaşabileceğiniz bazı detaylar şunlardır:
Sunset Spotları: Gün batımını izlemek için en ideal köşeler, sizi büyüleyecek renk geçişleriyle dolu bir manzara sunar.
Yerel Lezzetler: Plajın çevresindeki restoranlarda, taze deniz ürünleri ve yerel mutfağın zengin tatlarını deneyimleyebilirsiniz.
Sualtı Keşifleri: Şnorkel ile keşfedebileceğiniz zengin deniz hayatı, dalgıçlar için mükemmel bir atraksiyon sunar.
Gizli Koylar: Plajın etrafındaki saklı koylar, huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için kaçırılmaması gereken noktalardır.
Bzıp Nehri
Bzıb, Abhazya’da tam akan nehirde birinci, uzunlukta ve ikinci sırada yer almaktadır. Kanalı düzensizdir, farklı alanlarda genişliği 3-30 metre arasında dalgalanır, kanalın eğimi önemli ölçüde değişir. Eğim ortalama olarak her bin metrede 22 metredir.
Nehir 10 buzulla beslenir; erime mevsimi boyunca su seviyesi 15 metreye yükselir. Bu dönemde nehir, rafting meraklısı turistlerce çokça tercih edilmektedir.
Eski zamanlarda altın madeni; Kodor, Bzıb ve Kelasur’un üst kesimlerinde çıkarılırdı. Abhazların nehirlerin dibini koyun derileriyle kaplayarak altın taneleri topladıkları tespit edildi. Buradan altın yapağı için Abhazya kıyılarına (Suhum) giden Yunan Argonotlarının efsanesi doğdu. Bzıb, Abhazya’nın en uzun nehri olarak kabul edilmektedir. Uzunluğu 116 kilometredir. İkinci sırada 105 km uzanan Kodor var.
Bzıbi’nin kaynağı, deniz seviyesinden 2 bin metreden daha yüksek bir rakımda yer almaktadır.
Gagra Sahil Parkı
Gagra Sahil Parkı, Güneydoğu Asya, Yeni Zelanda, Amerika ve Avustralya’dan getirilmiş egzotik bitkilerle donatılmış, 14 hektar alana yayılan ve 6 km denize kıyısı olan olağanüstü güzel bir mesire yeridir. 1901 yılında Gagra bir turizm merkezi olarak yapılandırılırken park tasarımcısı E. Schervinsky ve ünlü bahçıvan K. Brener tarafından kurulmuştur. Parkın içine çeşme ve heykellerin yanı sıra, üzerinde siyah kuğu ve pembe pelikanların süzüldüğü göletler inşa edilmiştir. Parkın diğer popüler sakinleri de dev kaplumbağalardır. Yeşilliklerin arasında sergi pavyonları, kamelyalar ve bir de bando konserleri için sahne yapılması da ihmal edilmemiştir.
Parkta çınar ağaçlarının yanı sıra, mercan ağacı, manolya, zakkum, sekoya, okaliptüs, tüylü Japon Akçaağacı gibi egzotik türler ve diğerleri de dahil olmak üzere toplam 400 tur ve bitki çeşidi vardır.
Gagra Şelalesi
Psou Nehri
Gegski Şelalesi
Haşpsy Kanyonu
Mamzısha Dağı
Mzı Gölü
Dombay-Ulgen Dağı
Ritsa Kanyonu
Adueda
Muk (Mokva) Kilisesi
Muk Kilisesi 10. yüzyılda Abhaz Kralı 3. Leon (955-967) tarafından inşa ettirilmiştir. Oçamçira ili sınırları içindedir. Abhaz ve Rum ustalar tarafından yapılmıştır. Abhazya’da başka kiliselerde görülmeyen kendine özgü değişik bir mimarisi vardır. İçinde ve dışında göz alıcı süslemeler bulunur. Sütunları ve zemini mermerdendir. Duvarları resimlerle kaplıdır. Abhazya’nın son prensi Michael Çaçba ve oğlu şair George Çaçba burada gömülüdür. Bu kilise 2002’de bakımdan geçip tekrar ibadete açılmıştır.
Ritsa Gölü
Ritsa Golü (yüzey rakımı 950 metredir) ve onu çevreleyen Ritsa Milli Parkı, Abhazya Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan en ünlü turistik yerlerden biridir. Her yıl başta Rusya ve BDT ülkelerinden olmak üzere on binlerce turist bu doğa harikası yeri ziyaret eder.
Kafkas Dağları'nın çevrelediği golün suyu oldukça soğuk ve berraktır. Golün çevresinde bulunan ve yükseklikleri 2.200 metre ile 3.500 metre arasında değişen dağlarda Doğu Karadeniz köknarının birçok turu bulunur. Gol altı farklı nehirden beslenir ve bir nehir yardımıyla da sularını denize ulaştırır.
Golü ve çevresindeki doğal yaşamı korumak amacıyla 1930 yılında önlemler alınmış, 1936 yılında Karadeniz kıyılarından gole ulaşımın sağlanması için yol yapılmıştır. Sovyetler Birliği döneminde oldukça rağbet gören bir turizm merkezi olmasına karşın bugün golün çevresindeki tüm oteller kapalıdır. Ritsa Golü Abhazya'nın en derin gollerinden birisidir. Önemli ölçüde alabalık çıkarılır ve bu alabalıklar gol kenarında en taze şekilde turistlerce beğenilerek tüketilir.
Golün yakınlarında bugün Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti'ne ait olan, Sovyetler Birliği liderlerinden Josef Stalin'in tatillerini geçirdiği yazlık evi de vardır.
Pitsunda Katedrali
Abhazya’nın uluslararası üne sahip dini yapılarından biri de hiç şüphesiz Pitsunda Kilisesi olarak da bilinen Havari St. Andrew Katedrali’dir.
Bu kilise 10. yüzyıl sonlarıyla 11. yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Kubbesiyle birlikte 29 metre yüksekliğinde ve 37 metre boyu, 25 metre eni, 1.5 metrelik duvar kalınlığı olan göz alıcı bir yapıdır. Dünyanın en büyük kilise orglarından birine ve mükemmel bir akustiğe sahip bu yapı, günümüzde klasik müzik konserlerine de ev sahipliği yapmaktadır.
Sohum Botanik Bahçesi
19 yüzyıl başlarında Sohum’daki Rus Garnizonu’ndaki doktorlardan Bağrinovsky evinin yanında, özellikle askerlerin sıtma tedavisinde gereken ilaçların yapımında kullanacağı bitkileri yetiştirebilmek amacıyla bir bahçe kurdu. Ünlü Rus komutanlarından General Nikolay Rayevsky bu bahçeyi gördü ve çok beğendi. O zamanki Rus başkenti St. Petersburg’da ve Kırım’da kurulmuş olan (Nikitsky) botanik parklarıyla irtibata geçip, ellerindeki bitki çeşitlerini, Sohum’daki bu bahçeyle paylaşmalarını sağladı. General Rayevsky aynı şekilde şehir bütçesinden buraya düzenli kaynak aktarılmasını da sağladı ve bahçeyi Karadeniz kalelerine şifalı bitki yetiştirmekle görevli “askeri botanik bahçe” statüsüne geçirdi. Bu yeni botanik bahçenin başına da Bağrinovsky atandı.
Ne var ki 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Abhazya’da çok şiddetli yaşandı ve şehirle beraber bu bahçe de tahrip oldu. Savaştan sonra bir bitki aşığı olan P. Tatarinov bahçeyi yeniden canlandırdı ve 1894 yılında resmi olarak Sohum Botanik Parkı adını alan bu yerin ilk müdürü oldu.
1992 yılına gelindiğinde yeryüzünün dört bir köşesinden gelen 5000’i aşan bitki çeşidiyle, Sohum Botanik Parkı dünyanın sayılı botanik bahçeleri arasına girmişti. Fakat bu kez de Gürcü işgali ve ardından patlayan savaş nedeniyle parktaki çeşitlilik ciddi darbe yedi. 800 kadar tür ve çeşit çeşit bitki tahrip oldu. Savaşın ardından şu anki park idaresi bu kayıpları yerine koymaya çalışıyor. Gerek en güzel şekilde sunulan yerel flora çeşitleri, gerekse de özellikle Güney Doğu Asya, Güney ve Kuzey Amerika, Akdeniz ve Avustralya’dan gelen türlü bitki çeşitleri ile Sohum Botanik Parkı, Abhazya’yı ziyaret edenlerin en çok rağbet ettiği yerlerden biri olma özelliğini korumaktadır. Parktaki en ünlü bitki ise hiç şüphesiz, daha park kurulmadan önce de orada olan, 300 yaşındaki Kafkas ıhlamur ağacıdır.